26 Aralık 2015 Cumartesi

Bir dostluk hikayesi: Bekir ile hikayemiz - Tugay KEÇECİ

BEKİR İLE HİKAYEMİZ
Baharın ilk günleri, güneş yüzünü yavaş yavaş ısıtmaya başlamıştı.Sokakta cinsi farklı miskin miskin yatan bir köpek yavrusu.İki adım atan üçüncü adımda kendini yerlere bırakan bir yavru...
Dikkatimizi çeken sahipsiz, sokağa bırakılmış bir yavru. Miskinliği uyuşukluğu adını tescil etti. Bezgin Bekir dedik Kemal ile.
Sevimli sevgiye aç, karnı aç bir köpek yavrusu. Karnını doyurduk,sevdik,sahip çıktık.Bekir aşağı Bekir yukarı derken o bize biz ona ısındık.Bekir’in miskinliği başına çok iş açtı.Üzerine kimler basmadı ki, Her attığı çığlıkta koştuk yanına. Uyardık vatandaşı bazen tatlı dille bazen sert dille.Güneşin tadını en çok Bekir çıkardı ya,Uyanık çok sıcaklarda en kaba gölgede yine yerini buldu.Yaz kendini yavaş yavaş sonbahara bırakınca yine bir telaş aldı.Üşür mü nerede yatacak ? Ne yapabiliriz.? 
Aklıma sert bir koliden küçük bir kulübe yapmak geldi. Buldum bir karton başladım kaplamaya netice karton yağmurda eriyip gitmesin.Bizim komşular durur mu el birliği yaptık. Arzu abla ,Okan,Merve,Kemal,Özge,Hüdaverdi abi gönül birliği yaptık yuva tamamlandı.İlk baştan içine girmek hiç istemedi.Bekir’i ikna etmek Arzu ablaya kalmıştı.En sonunda Bekir atladı girdi kulübenin içine çok mutlu olduk.Sıcak bir yerde kalacaktı.Akşam dükkanları kapatınca huzurlu gidecektik evlerimize.Kulübenin üzerine kocaman ‘BEKİR’İN YERİ ‘ yazdık.Gelen okudu giden okudu.Bizim Bekir oldu meşhur.Her yerden yiyecek kemik tavuk yağdı şişti de şişti.
Her sabah kontrol ediyoruz Bekir’i yuvasında mı değil mi? Aç mı ? Tok mu? Açlık ne kelime ona uzak bir terim.
Bir sabah geldik yok öğlen oldu yok. Telaş başladı.Acaba nerede ? Olsa telefonu arasan sorsan neredesin sen çabuk gel desek .Herkes haber bırakıyor Bekir’i gören var mı? En son nereye gitti? Çıkıp geldi pat diye. Bizde bir sevinç. Aynı sevinç Bekir’de de var kuyruk bir oyana bir buyana.
Günler geçip gitti .Bekir her geçen gün büyüdü.Ünlendi.Çevresi çoğaldı.Aynı zamanda şişti de şişti. İsmail abisi özenle besledi. Tavuk menüsü çok genişti. Kızarmışından tutun da kemiğine etine kanadına... Sağlam bakım vardı.
Sıcaklar yine arttı. Bekir gelmemeye başladı.Belediyenin önünde Kasap Burak abinin önünden hiç ayrılmıyor.
Meğer bizimkisi kırmızı ete terfi etmiş. Yaşabey abimiz var belediye'de Bekir’e bakıyor öyle böyle değil. Yaşabey abi daha özenli besledi Bekir’i.
Ya Fuat abi oda ayrı bir ilgi gösterdi Bekir’e .Açlık bilmez Bekir Hem karnı tok hem de gönlü. Otoparkta iftar verilirken Fuat abi’nin peşine takılır,Karnını güzel doyurur.
Bekir Fuat Abinin peşini bırakmadı.Törenlere bile katıldı.Her yerde ismi resmi ve namı yürüdü.yürümeye devam ediyor.
Bekir’in bezginliğini pek dile getirmiyoruz artık sadece Bekir diyoruz.ara ara geliyor kendini sevdiriyor sonra vın gidiyor.Bakan çok seven çok.
Kıskanç bir de başka bir köpeği sevdiğimi görmesin hemen araya dalar köpeğe hırlar.kovar hemen onu.Beni seveceksin der gibi durur karşımda.
Bir kış günü fark edemedim sen dükkanın içinde kal. Sabah Arzu abla arıyor.Acele gel Bekir Dükkanda kalmış.Sabah geldim.Bizim ser flor muşambayı kemirmiş aklı sıra kapının altını kazacak çıkacak.Fırladı çıktı gitti.Geldi yine girdi dükkana biliyor benim unuttuğu onu sanki.


Yine kış geliyor. Hanımefendi yuvaya girmiyor beğenmiyor. Geçen sene birkaç gün içinde yattı diye,yaptık yeni bir kulübe ne yapalım seviyoruz. O da bizi seviyor.Adı Bekir ama erkek değil.Bekir ismi bezginliğinden geliyor.Sevgi ile kalın.

Sokak hayvanlarının sevgiye ihtiyacı 

var. Hoşt diye kovarsanız havlar.

’’Sevgi ile büyüyen her şey iyidir’’




Tugay KEÇECİ

17 Aralık 2015 Perşembe

MERHAMET PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED (SAV) HAYVAN SEVGİSİ

MERHAMET PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED (SAV) HAYVAN SEVGİSİ

 


Hayvan haklarına saygı göstermek dinimizin kültürümüzün her şeyden önce insanlığımızın gereğidir. 


               Dinimiz İslam barış dinidir. Bu barış anlayışı  o kadar geniştir ki sadece insanı değil hayvanları hatta doğadaki tüm bitkileri kapsar.

            Dinimizin canlılara gösterdiği bu anlayışın en müşahhas örneğini Peygamber  Efendimizin uygulamalarından öğrenmekteyiz. Öyle ki o bizler için her konuda örnek bir şahsiyettir.

           Allahü Teala kainatı değişmez kanunlarla yönetmektedir. Bu kanunlar olduğu içindir ki özellikle canlı varlıklar yaşamlarını devam ettirebilmektedirler.

             İçinde bulunduğumuz dünya, canlı cansız varlıklarla bir bütün oluşturmaktadır. Özellikle canlı varlıklar olarak insan ve hayvan bu dünyadaki yaşamın en önemli unsurlarıdır.

Allahü Teala hayvanları insanlara emanet etmiştir ve hayvanları insanın hizmetine sunmuştur. Bu nedenle insan kendisine emanet edilen ve onlardan değişik şekilde yararlandığı bu canlıları korumak ve onların yaşam ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür.

            Allahü Teala bir ayetinde kainattaki düzeni kendisinin koyduğunu ve insan hitaben “sakın bu düzeni bozmayın” ifadesiyle canlıları yaşamlarındaki olumsuzlukların insanın yaptıkları sonucunda ortaya çıktığını ifade etmiştir. Bu nedenle insan içinde bulunduğu bu dünyayı ve beraber yaşadığı tüm canlıları korumakla vazifelidir.

            Kuran ahlakıyla ahlaklanmış Peygamber Efendimiz as. Bu konuda da bize örnek teşkil etmiştir. Bir hadisinde günahkar bir kulun susuzluktan çatlayacak duruma gelmiş bir köpeğe su verdiği için Allah’ın o kulunu affettiğini ve cennet ehlinden saydığını, yine ibadetine düşkün bir kulun bir kediyi aç ve susuz bıraktığı için Allah’ın  onu cehennem ehlinden saydığını ifade etmiştir. Buda gösteriyor ki ahirette kurtuluşumuz veya zor durumda kalmamız bir hayvana gösterdiğimiz davranış sonucunda değişebilecektir.

            Peygamberimizin hayatında hayvanlara gösterilen şefkatin en uç örneklerini görebilmekteyiz. Namaz kılarken elbisesinin üzerine yatan kediyi rahatsız etmemek için elbisesini kestiği rivayet edilir. 

        Kedilere ilgi ve alaka gösteren bir sahabesine onu takdir etmek için kedicik anlamında “Hureyre”ismini verdiğini görmekteyiz. Aynı şekilde sahabelerinin bir kuş yuvasında buldukları kuşlarla oynarken anne kuşun feveranını görerek “kuşun yavrularını bırakın annesini daha fazla üzmeyin diyerek onları uyardığını müşahade etmekteyiz.

            Peygamberimizin hayatında hayvan haklarına dair uygulamalarını da görmekteyiz. Devesine fazla yük yükleyen bir kişiyi uyardığını ve devesine onu zorlayacak yük yüklememesini tavsiye ettiğini görmekteyiz.

            Peygamberini örnek alan aziz ecdadımız da bu konuda hassasiyet göstermiştir. Kuşların barınabilmesi için kuş yuvalarının yapılması, sıcak havalarda kuşların su içebilmesi için şehrin değişik noktalarına su kaplarının konulması bunun en bariz örneğidir.

   Hayvan haklarına saygı göstermek dinimizin kültürümüzün her şeyden önce insanlığımızın gereğidir. İmkanlarımız ölçüsünde bu konuda gerekli hassasiyeti göstermek olmazsa olmaz görevimizdir. 

      Öncelikle evimizde veya çevremizde bulunan hayvanların bakımlarına özen göstermeliyiz. Bu konuda özellikle sokak hayvanlarına gerekli ilgi gösterilmelidir. Çünkü ev hayvanları bir şekilde sahibi tarafından ihtiyaçları karşılanırken sokak hayvanlarının maalesef bu şekilde olumlu imkanları olmamaktadır. Bu hayvanların bakımı için de imkanlar hazırlanmalı ve insanlığımızın gereği olarak da bu gibi çalışmalara destek vermeliyiz.

             Peygamberimiz mümini tarif ederken, bir  olumsuzluk gördüğü zaman onu eliyle düzelten buna gücü yetmez ise diliyle düzelten buna da gücü yetmez ise iyilikten taraf olan bir insan olarak nitelendirmiştir. Bizim de bu doğrultuda elimizden geleni, imkanlarımız varsa ilk önce eylem planında, olması gerektiği yönde bir söz söyleyerek veya bu da olmazsa en azından iyilikten yana olduğumuzu göstererek duruşumuzu ortaya koymalıyız. 

             Bizde bu dünyada iyi şeylerin olmasını istiyorsak bu konudaki sorumluluğumuzu yerine getirmeli bir karınca misali bu yolda yürümenin de bir değer olduğunun bilincinde olmalıyız. 
    
     TACETTİN KARA
DİN .KLT .AHL.BİL.ÖĞRT.

15 Aralık 2015 Salı

Çaycuma Belediye’sinin Sokak Hayvanlarıyla Göstermelik ve Şov Amaçlı Dostluğu




 Çaycuma Belediye'sinin Sokak Hayvanlarıyla Göstermelik ve Şov  Amaçlı Dostluğu

Sahte Dostlardan Fotolar 











Hayvan dostu olan Sayın başkan ve Hayvan Dostu Hayvan Hakları Derneği  Başkanı :
Bu resimlere bakıldığında , ilgililerin dostluklara diyecek hiç bir şey yok. İnsanın ruhunu okşuyor değil mi?  Bu resimlere bakıp    -  vay be helal olsun başkana ! Diyenler olmuştur.  Fakat bu dostluğun samimiyeti birazcık değerlendirildiğinde, düşündürücü bir tablo ortaya çıkmaktadır.

 Hayvan Haklarını savunan bir kişinin birkaç suluk için  Çaycuma’ya kadar resim çektirmeye gelmesi oldukça şaşırtıcı .

 Acaba o başkan o suluklar şimdi nerede diye hiç merak etti mi?  O Suluklardan Öğretmen evinin oradaki artık yok. Şelalenin yanındakinin ise tıpası yok .Suyu yok.(İyiki şelale varda ….)
Ben bu şekilde reklam pozları veren birinin merak edeceğini düşünmüyorum. Ayrıyeten bir  yere hayvanlar için suluk konulacaksa mantıken suyun olmadığı yada hayvanın suya ulaşamadığı bir yere yapılması gerekir.  

Resimde görüldüğü üzere bilenler bilir ; şehrin ortasındaki şelalenin yanına suyun dibine suluk koymak hangi akıldan çıktı  ? Hadi bunu düşünen düşüncesiz aklı anladım da  Sayın Hayvan Hakkı koruyucusu hiç sormadı mı?

Başkan iyi güzelde şelalenin yanında suyun yanında suluk çok anlamlı mı  ?  

Sorduğunu zannetmiyorum çünkü amaç hayvan değil amaç resim çektirip yayınlamak.
Fakat fotoğrafı çeken onlardan daha dikkatli . Özellikler şelalenin kadraja alınmadığı belli .( Bilinç altı devreye girmiş )

Yine aynı şov ve gösteri diğer resimde de  görülüyor .Yine aynı şahsiyetler hayvan dostları bir tanecik  yuva için o kadar uğraşmışlar ki ,  bide fotoğraf çektirmişler.

Nerede bu yuvalar nerede?

Hayvanlar için para toplandı  . Nerede bu paralar ne yapıldı ?

Sevgili çağdaş , eğitimli , dünya görgüsüne sahip başkan Beyimiz de bir yuvanın da neden reklamını yapıyorum diye hiç düşünmedi mi? Avrupa da ki belediyeleri örnek alıyor 

.Acaba birde Avrupa da ki başkanları örnek alsa ! Nasıl olur  ?



Belediyemiz ; Hayvanlar  bizim vicdanımızdır , Biz hayvan dostuyuz açıklamalarını  yaparken hiç barınağın durumunu düşünmedi mi ?

 Bir suluk için reklam yapanlar elbet orayı düşünmüştür.  Fakat orada reklam malzemesi olmadığından  tercih edilmemiştir.

Çünkü oraya gidemezler orada güzel resimler veremezler.

Barınakta:
Bakımsızlık var ,  orada hayvan ölüsü kokusu var . Orada hayvan pisliği kokusu var.

Hanın efendiler ve bey efendiler süslerini bozup orada poz verirler mi?

Gerçek dost iseler verirler ama yalancı dostluk ancak bu kadar oluyor.


Orada bu resimler var :























08.11.2015 Çaycuma Belediyesi  Hayvan Rehabilitasyon Merkezi  ve Geçici Barınağında çekilmiştir.



Orada çöplük var.

Orada neden öldüğü belli olmayan poşetler içinde köpek ölüleri var. Köpek iskeletleri var ,toprağın arasından köpek  derileri görünüyor.

(ilgili yasaya  ve yönetmeliğe göre ölen hayvanların gömülmesi gerekiyor . Burada halk sağlığı , hayvan sağlığı hiçe sayılıyor )

Aynı anda ne olduysa dört- beş köpek ölmüş herhalde neden öldükleri belli değil . Belki hastalık belki de canlarına kıyıldı .Hiç bir zaman bunu bilemeyeceğiz .

Orada Pazar günleri hiç kimse yok . Hayvanlar aç ( 08.11.2015 tarihi  ve ondan önceki iki hafta sonu )

Orada hayvanların su kapları pislik içinde . Çarşı meydanında modern suluklar , barınakta pis suluklar .

Orada görevlilerin durduğu kulübenin içi bile pislik içinde . 

Kimse bana kızmasın , bana saldırmasın bende suç yok . Gördüğümü yazıyorum .

Belediyemiz hayvan dostuyum diyorsa dostluğunu yapacak !

Kağıt üzerinde her şey güzel olabilir . Kendi çektiği resimlerde her şey güzeldir elbet .Fakat işin birde bu yüzü var.

Leş kokusu içinde hayvan pisliği  kokusu içinde resim çektirsin Hayvan dostu dernek başkanı ve belediye başkanı

Üzülüyorum sadece .üzülüyorum, üzülüyorum

HAYDİ KENT KONSEYİ! SENDE ÇALIŞ ! AĞAÇLAR İÇİN VERDİĞİN MÜCADELEYİ HAYVANLAR İÇİNDE YAP !

HAYDİ BELEDİYE ! GÜÇ ,PARA SENDE !


ÇAYCUMA BELEDİYESİ DOSTLUĞUNUN GEREĞİNİ YAP !

BARINAĞI GELİŞTİR !
ÇEVRE DÜZENLEMESİ YAP !
ETRAFINDAKİ  ÇÖPLERİ TEMİZLE !
ORAYA EĞİTİMLİ PERSONEL KOY!
PERSONEL SAYISINI ARTTIR!
SOKAKTAKİ HAYVANLARI BESLE !



  DOSTLUĞUNUN HAKKINI VER!




Gökhan KAZAN

Çaycuma Demokrat Gazetesinin 2014 yılına ait ; hayvan sevgisi ve hayvan yaşamının değerini arttıran saygıdeğer yazısı.


 Çaycuma Demokrat Gazetesinin 2014 yılına ait , hayvan sevgisi , ve hayvan yaşamının değerini arttıran saygıdeğer yazısı .


Şu Şekildedir:

EMPATİ KURMAYI ÖĞRENMEK VE HAYVAN HAKLARI


“Hayvan Hakları” konusu günümüz dünyasının en önemli sorunları arasında yer alıyor. “İnsan haklarını çözememişiz, hayvan hakları da nerden çıktı?” diyenlere söylenebilecek çok şey var. En temel çıkış noktamız şudur: 
Dünyada bütün canlılara yer var... 
Bütün canlılar bu dünyaya ait... 
Ve bütün canlıların bu dünyada hakkı var... 
En az insanlar kadar...
İnsan sevgisinin temelinde de doğa ve hayvan sevgisi yok mu?
Dünyanın en “savunmasız” canlıları olan bitkileri sevmiyorsanız, hayvanları sevmiyorsanız insanları nasıl seveceksiniz? 
“Karşılıksız sevgiyi”, çıkarsız, katıksız, gerçek sevgiyi ve bağlılığı aslında hayvanlardan öğrenmiyor muyuz?
Ağacı ve bitkiyi anlamaya çalışmazsak “Bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçe yaşamayı” nasıl öğreneceğiz?
Hayvanlara empati duymayı öğrenemezsek, insanlar arasında nasıl empati sağlayacağız?
***
Hayvan hakları deyince, Çaycuma’da akıllara en çok takılan “Sahipsiz sokak köpekleri”...
Sokaklara bırakılan veya bir biçimde sahipsiz olarak sokaklarda doğan köpekler bir zamanlar Çaycuma Belediyesi tarafından “itlaf” edilirdi.
Ne demek “İtlaf etmek”?
“Hayvanların toplu ölümü; öldürme, yok etme...”
İtlaf için kullanılan yöntemler de korkunçtu:
Zehirli yiyecek atmak... Tüfekle tek, tek avlamak...
Zehirli yiyecekten alan hayvanlar saatlerce cadde kenarlarında kıvranır, ağzından köpükler saçarak can verirlerdi.
***
Çaycuma Belediyesinde artık itlaf yok.. 
Çaycuma Belediyesi, sokak hayvanlarına karşı köklü bir tavır değişikliği yaptı ve bir köpek barınağı yaparak, sahipsiz sokak hayvanları bu barınakta topluyor. 
Çaycuma Belediyesinin yetkili veterineri tarafından sokak köpekleri aşılanıyor, kısırlaştırılıyor.
Şimdi, hemen bütün sokak köpeklerinde “Çaycuma Belediyesi” damgası var.
Çaycuma’daki sokak köpekleri için gelinen nokta son derece olumlu.
Çaycuma Belediyesi’nin sokak köpeklerine olumlu yaklaşım ve çabalarının önümüzdeki dönemde daha da iyileşeceğine dair hiçbir kuşkumuz yok...
***
Ne var ki, Çaycuma Belediyesinin sokak hayvanlarına karşı gösterdiği olumlu yaklaşım, Çaycumalıların hepsinden karşılık bulmuş değildir.
Kimi Çaycumalıların sokak hayvanlarına, özellikle sokak köpeklerine karşı düşmanca tutumu sürüyor.
Sokak köpeklerine karşı bu denli düşmanlık neden?
Yanıtı basit. Yalnızca önyargı. 
Köpekleri peşinen “saldırgan” olarak değerlendiren, öyle görmek isteyen, bilinçaltına yerleşmiş yanlış bilgi. Köpekleri, saldırganlıkla eşdeğer gören bir yanlış algı.
Bu yanlış önyargıları aşmaya, köpekleri ve bütün sokak hayvanlarını sevmemiz gerektiğine dair bilgi ve bilincimizi yenilememiz gerekiyor.
Bunun için gereksinmemiz olan tek şey empati...
Sokak köpekleriyle ve bütün sokak hayvanlarıyla empati kurmayı başarabilirsek bu önyargılar da kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Kazanacağımız hayvan sevgisiyle “İnsan olmanın” tadına ve erdemine daha derinden varmış olacağız.

http://www.demokratcaycuma.com.tr/single.php?url=empati-kurmayi-ogrenmek-ve-hayvan-haklari

12 Aralık 2015 Cumartesi

Afiş örneği

r.

Garson alın bu kediyi buradan ,çocuk korkuyor!

Çocuklarınıza sevmeyi , hayvan sevmeyi , hayvana saygı duymayı , çevreye ve yaşama saygı duymayı öğretmeliyiz.Bu konuda en büyük görev aileye düşüyor.

İçinizden birileri okullar ve öğretmenler ne işe işe yarıyor ! Her şeyi de aileye yüklemeyin kardeşim diyebilir .Fakat böyle denilmesi ;  ailenin çocuğun kişisel gelişimi ve değer yargıları üzerindeki etkisinin olmadığı anlamına gelmez.

Aile içinde öz saygısı geliştirilmeyen, çevreye ve hayvan yaşamına saygıyı öğretmeyen ailenin çocuğuna okul sistematiği içinde; sınav ve derslerden  bu konuyu öğretmek mümkün değildir.Var olan eğitim müfredatları saygı , öz saygı , sevgi, hayvan sevgisi, insan hakları , yaşam hakkı , hayvan sevgisi öğretimi ve eğitimini sağlamakta oldukça yetersizdir.

 Halbuki sokaktaki yoldan çevirdiğimiz birine sorsak , bu kavramlar ile ilgili ahkam kesecek fakat çocuğunu bu konuda yetiştiremeyecektir/Yetiştirmeyecektir. 

Aileler çocuklarına evrensel ahlak aşılamak yerine; çocuğu sınav yarışında daha başarılı olsun , birini geçsin, skoru fazla olsun diye elinden geleni yapmaktadır.

Geçtiğimiz yaz aylarında Kent ormanında  gözlemlediğim bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Bir aile piknik yapmış elinde poşetlerle piknik alanından ayrılıyor .Giderken 4-5 yaşlarındaki çocuk en arkada yerdeki ve kendilerinden düşen çöpleri toplayarak ilerliyor. Yerden bir pet şişe alıyor . Anne görüyor çocuğa bağırıp çağırıp eline vuruyor ve çocuğun elindeki çöpleri bıraktırıyor.

Çocuk doğası gereği doğruyu yapmaya daha yakındır. Doğru olanı yapıyor ve annesi doğruyu yaptığı için onu azarlıyor . O çocuk bir daha çöp toplar mı? Muhtemelen toplamayacaktır.

Buna benzer bir durumu da   bir cafe de gözlemledim. Öğretmen olduklarını bildiğim bir çift yanlarına 1-1.5 ve 4-5 yaşlarındaki çocuklarını almışlar ,sevimli çağdaş bir aile görünümü çizmektedir.  
Genelde oralarda takılan sokak kedisi bu çağdaş  görünümlü toplumun örnek gösterdiği , topluma uyan saygılı , beyefendi ve hanım efendi  kişiliklerin masalarına  kedi yaklaşır .

-           - Pistt pisttt diye kediyi kovmaya başladılar. 4-5 yaşındaki çocukları da aynı hareketi yaptı. Kedi yine yaklaştı. Çağdaş ,eğitimli , ideal  beyefendi baba ayağa kalkıp kediyi kovdu .
Kedi gider mi?  4-5 yaşlarındaki çocuk kediye kendince sevimli hareketler yapmaya başladı .Kedi yaklaştı ve baba yine kediyi kovdu. 1-1.5 yaşlarındaki küçük çocuk bu kadar hengameden sonra  kediyi görünce ağlamaya başladı. Çağdaş , öğretmen, başarılı , beyefendi , herkes tarafından sevilen , topluma uyan , amir önünde ceketini iyi iliklemeyi bilen baba :

-           -Garson, çocuk korkuyor. Alın bu kediyi buradan ! Dedi. Ve garson beyde kediye ayağıyla kovdu.

Bu çağdaş görünümlü düzen ailesi gözümde nakavt oldu.


Kendi suçlarını kediye yüklediler .Suçlu kedi oldu. O çocuklar ne kadar hayvan yaşamına saygılı olacak acaba ileride? O öğretmen, öğrencilerine sevgi konusunda ne öğretebilecek? 

İşde ilgili baba merhametsizlik örneğini sonuna kadar sergilemiş oldu. Sosyal hayatta '' İYİ '' diye bilinen baba ne kadar iyi olduğunu sergilemiş oldu. Çünkü o baba sosyal hayattaki iyi olmayı toplum için hoş karşılanan göstermelik davranışlarla elde etti. Fakat kendi özelinde küçücük bir hayvana merhamet gösteremeyecek kadar bencil ve kötüdür . Bu insandan ne beklenilir? Bu ve bunun gibi insanlar çoktur 

8 Aralık 2015 Salı

Hayvan hapishanesi olarak yaratılan barınaklar,Hayvan hakkı, insan hakkıyla eşit düzlemde anlaşılmadıkça....




Bütün canlılar eşittir.

Bütün canlılar eşittir. Günümüzde insan hayvan ayrımı, aslında İnsan Merkezci bir görüşe dayanarak, insanın en üstün varlık oluşu iddiasından hareketle yapılıyor.

Akla sahip olduğunu iddia ederek, doğa da egemenlik kuran insan, bütün canlılara baskı ve yaptırım uygulamayı doğal hale getirmiştir.

 Kentlerde insanların yaşam alanları elde etmek adına, sokaklarda yüzlerce yıldır yaşayan hayvanları görünmez hale getirerek, aslında hayvan hapishanesi olarak yaratılan barınaklar kuruluyor.


Belediyeler, rant ve inşaat alanları kazanmak, şeçmene hoş görünmek ,  hayvanları yaşamdan kopartmak adına talan alanlarını çoğaltarak, hayvanları o barınak adlı hapishanelere tıkmaktadırlar, zehirleyerek ölümleri onlara reva görmektedirler. Günümüz kentleri, insanların istiflendikleri, her şeyin üst üste bindirildiği, bir avuç seçkinci çıkar çevresinin rahat yaşamı adına, insanların ve hayvanların yaşam alanlarından uzak kılındığı yerler haline 
gelmiştir. 

Hayvan hakkı, insan hakkıyla eşit düzlemde anlaşılmadıkça, hayvanları hakaret nesnesi ve küçümseme alışkanlığı olarak betimlemek ortadan kalkmadıkça, bu katliamlar, hayvanlara işkence devamlılık gösterecektir.

Öncelikle: doğa da bütün canlıların yaşamın özünü oluşturduklarını, hiçbir canlının izolasyona, tecrit ve hapise maruz bırakılamayacağını, sokaklar da yaşamlarını sürdüren canlıların insan egemenliğine kurban edilmemeleri gerektiğine gönülden inanmak gerekiyor. 

İnsan egemenliği, tüm canlıların varlığını tehdit eden bir hale gelmiştir. Artık bazı hayvanların nesilleri tükenmekte, varlıkları son bulmaktadır. 

Sokak hayvanlarını barınaklarda öldürme etkinlikleri, belediyelerin ve rant çevrelerinin sistemli olarak geliştirdikleri adeta bir nazi kampı uygulamasıdır. Bu uygulamalara, hayvan hapishanesi yapımına, hayvanları sokaktan uzaklaştırmayı amaçlayan rantçı, çıkarcı ve insan merkezci anlayışa son verilmelidir.

Hayvan ve insan arasında ki hiyerarşik duvarlar yıkılmalı, her canlının eşit hür ve adil yaşamları güvence altına alınmalıdır.

Hayvan hapishanesi kabul edilemez.


Ömer Sezer








7 Aralık 2015 Pazartesi

Çaycuma Ekspres Gazetesinin Haberi Hayvanları hedef gösterme amacıyla yaptığı açık ve nettir.Merhametsizlik örneğidir.





Çaycuma Ekspres Gazetesinin Haberi :

Haberde Öyle Bir Başlık Atılmış ki sanki büyük bir tehlike varmış gibi,; halkı , hayvanlara   karşı tahrik edici yanıltıcı bir haber yapılmıştır.

Haber derinlemesine inceldiğinde haberde bahsi geçen vatandaşların kim olduğu bile belli değil ? Haberi yapan belli değil?

Gece hayvan seslerinden uyumadıklarını söylemesi tamamiyle merhametsizlik örneği olarak nitelendirilebilir. Gazetenin bunu haber olarak yayınlaması , haber verme özelliğinden daha çok Hayvanları hedef gösterme amacıyla yaptığı açık ve nettir.


‘’ Yeryüzündekilere merhamet etmeyene ,gökteki de merhamet etmez ‘’ ( Hz. Muhammet S.A.)



Çaycuma da daha köpek saldırısına uğrayan duymadık görmedik .Hal böyle iken bir canavarmışlar gibi bir haber yapılması uygunsuz kaçmıştır.

Birde haberin altındaki bazı yorumlar ise tamamıyla bir düşüncesizlik  örneğidir.

Elbette sokak da hayvan sayısında artış olabilir .Bu sorun teşkil edebilir. Fakat bu sorun alalede ve düşüncesizce yapılan bir haberle çözülmez dahada çözümsüzlüğe iter.


Çocuklar hayvanlardan korkabilir. Bu korkunun sebebi onlara hayvan sevgisini öğretemeyenlerdir. Burada hayvanları kötü göstermenin hiçbir manası yoktur.

Bakım evine hayvanları hapsetmek çözüm değildir.

Ayrıca ilgili gazetenin aynı duyarlılığı , ehliyeti bile olup olmadığı belli olmayan , hız sınırının 30 ,hatta 30 hız sınırının çok fazla sayılacağı noktalardan Hızla araç süren , çocukların ve hayvanların vede yetişkin insanların zarar görmesine yol açacak kişiler ile ilgili haber yapması tavsiye olunur. Bunun için etrafına bakması yeterlidir. 


Ayrıca ilgili gazetenin şu şekilde haber yapması daha doğru olurdu.

Çaycuma da gün geçtikçe sokaklardaki köpek sayısı artıyor. Bu soğuk günlerde üşüyen ve aç susuz yaşayan kimsesiz canlara herkes yardım elini uzatmalıdır. Hayvanlar soğuk açlık la baş ederken bir de yanına insanların onlara kötü yaklaşım tarzı nedeniyle sıkıntı yaşamaktadırlar. Bizlere insan olanlara kimsesiz sokak hayvanlarına sahip olmak , onların sağlık aşı ,hastalık gibi karşılaştığı sorunlara yardımcı olmamız evimizi ve dükkanımızın kapısından su ve yemek ihmal etmemeliyiz. 

Toplumu hayvanların zararsız olduğunu anlatmalıyız. Çocuklarımızın hayvanlarla sağlık bir iletişim kurmasını onlara öğretmeliyiz. Gece uyuyamıyorum gibi alt düzey zihin söylemlerini kullanmamalıyız şeklinde 

Gökhan KAZAN

Afiş


Hayvan Hakları Bildirgesi


hayvan hakları bildirgesi ile ilgili görsel sonucu

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki UNESCO Merkezinde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Federasyonu tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır.

Maddeler

Hayvan hakları evrensel bildirgesi 14 maddeden oluşmaktadır:
1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız bir davranıştır.
7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.

6 Aralık 2015 Pazar

Sokak hayvanları bir kaç kurum ve kişinin inisiyatifine bırakılamaz.



Çaycuma son yıllarda altyapı hizmetleri bakımından çeşitli ilerlemeler göstermiştir. Yeni yeni binalar yapılmış kısmende olsa bölgede çekim merkezi özelliğini ilerletmektedir. Fakat gelişim gelişme kavramları alt yapı ve şehir gelişimi ile açıklanacak bir durum değildir. Bu gelişimin olması o şehrin gelişmiş olması  anlamına gelmemektedir.

Çaycuma Kültür Merkezi Yapımı ile Çaycuma Kültür Sanat anlamında da kıpırdanmalar başlamıştır. İnsanların kültürel etkileşim faaliyetleri ; konser , tiyatro , sergi gibi etkinlikler kısmi bir artış göstermiştir.

Yeni ve güzel evlerde oturan , tiyatroya giden insanlar memleketi haline gelmiştir. Ayrıca sosyal iletişimi arttıran cafe ve benzeri mekanlarda bir artış olmuştur . Caddelerde orta ve üst sınıf arabaların sayısında bir artış meydana gelmiştir.

Fakat bu gelişim durumlarından çevre ve hayvan bilinci ve insan hakları, demokrasi bilinci ise gelişme gösterememektedir.

Parklarda bahçelerde yere çekirdek atanlarda azalma meydana gelmeyip hatta artma durumu söz konusu olmuştur. Seka Çay Bahçesi ve Çocuk parkı bu durumdan en çok etkilenen yer durumunda kalmaktadır.

Yol kenarlarındaki beton çiçekliklerin içi ise sigara izmaritleri doludur. 

Bir toplumun gelişmişliğinin göstergesi araba markaları yada yapılan binalar değildir. Tiyatroya gitmek de değildir. Araba markası , binaya verilen  para , gidilen tiyatro sayısı önemli değildir.

Bir toplumun gelişmişliği içtiği sigarayı beton saksıya atmamaktır.

Ve son yıllarda market reyonlarında kedi ve köpek maması reyonları artmıştır .Bu artış kedi ve köpek besleyenlerin artığının bir göstergesi olabilir.

Sokaklarda elinde tasma ile cins ve güzel köpeklerle dolaşan birilerini görebilirsiniz.

Fakat gelişmişliğin ölçütünde süslü ve güzel cins köpeklerle dolaşmak da yoktur.

Sokaktaki sessiz , aç , yanlız  hayvanlara yaklaşım tarzı bir çok alanda önemli bir gelişim göstergesidir.

En zayıf olana neler yaptığımız bizler hakkında oldukça büyük veri verir. Güçlü olanın yanında olmak dünyanın en kolayıdır .Güçlü olanın yanında olmak herhangi bir meziyet gerektirmez . Hayatta en kolay şey güçlü olandan yana olmaktır. 

Ve sokağın en güçsüzleri Sokak Hayvanlarıdır. Yanında olmamız gerekmektedir. Onların yanında olmamız bir lütuf  değildir . Hani her zaman övündüğümüz , insan olmamızın , yaratılanların içinde en akıllı , ve en şereflisi insandır , sözlerinin hakkını vermektir .İnsan olmaktır. Şerefli olmaktır.

Bu konuda herkesin üstüne düşen bir görev vardır. Her bireyin sorumluğu vardır. Fakat bizler bu sorumluktan kaçmaktayız. Ve sorumluluğu en kolay yöntem olan bir başka birine  ve kuruma atmaktır . Bu süreçte elbette kurumlara da bir çok iş düşmektedir..( Hayvan Hakları Kanunun getirtiği görev ve sorumluluklar) Bu kurumlardan en önemlisi Belediyelerdir.

 Çaycuma Belediyesi bu görevini  yapmaya çalışmaktadır?  Sokak Hayvanları bir kaç kurum ve kişinin inisiyatifine bırakılamayacak kadar değerlidir. Bir kaç kurum ve kişiye bırakılırsa ; aksaklıklar meydana gelebilir .Çaycuma Belediyesinin bu konuda eksik ve yanlışları vardır .( Bu durum daha sonra değerlendirilecektir.)

Sokak hayvanları  sözde Hayvan Hakları savunucularına ve derneklerin inisiyatifine bırakılamayacak kadar değerlidir  . İlgili kişi ve dernekler süreç içerisinde hayvan haklarını savunmayı bırakıp , güçlünün yanında olmak gibi tavır içine girebilir. ( Ki girmekte)

Hayvan hakları savunucusu olduğunu iddia edenler . Güçlünün yanında  poz poz resim verip .Al gülüm ver gülüm davranışı içine girebilir .Bu yüzden inisiyatif herkesindir .Bir kaç kişiye bırakılamaz.

İnisiyatif alın!

Gökhan KAZAN 




https://www.cnnturk.com/gokhan-kazan http://www.ajanimo.com/ogretmen-katliami-ortaya-cikardi-belediye-15-bin-lira-ceza-ile-kurtuldu/ h...